Türkiye'de genç nüfusun toplam içindeki oranı giderek düşüyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre doğurganlık hızı tarihsel olarak en düşük seviyeye, yani 1.48’e gerilemiş durumda. Bu oran, nüfusun kendini yenileyebilmesi için gereken 2.1 eşiğinin oldukça altında kalıyor. Uzmanlara göre bu, yalnızca bir demografik kriz değil, aynı zamanda sosyal güvenlik sisteminden üretime kadar tüm yapıları etkileyecek bir dönüşümün habercisi. Bu tablo karşısında hükümet, 2026-2035 yıllarını kapsayacak şekilde ‘Aile ve Nüfus 10 Yılı’ ilan etti.
Neden Kaygı Verici?
TÜİK verilerine göre 65 yaş ve üzeri nüfusun oranı %10.2’ye ulaştı. Bu oranın 2100 yılına kadar nüfusun üçte birine ulaşması bekleniyor. Sosyal Güvenlik Kurumu Başmüfettişi İsa Karakaş’a göre bu durum, sağlık ve sosyal güvenlik harcamalarını katlayarak artıracak. Karakaş, “Aktif-pasif oranı 2024’te 1.61’e düştü. Emekli sayısı artarken genç işgücü daralıyor. Sistemi finanse edecek kesim küçülüyor, bu da sürdürülebilirliği tehdit ediyor” dedi.
Ekonomik ve Psikolojik Boyutu Derinleşiyor
Gençlerin çocuk sahibi olma motivasyonundaki düşüşün yalnızca ekonomik nedenlere dayanmadığını söyleyen Gaziantep Üniversitesi Psikiyatri Servisi’nden Dr. Fatih Kemal Sorkun, "Genç kuşaklar ebeveyn olma fikrine kaygı ve belirsizlikle yaklaşıyor. Çocuk sahibi olmak artık ciddi bir psikolojik ve ekonomik hesap meselesi” diye konuştu.
Kadınlar açısından da tablo karmaşık. Kentli ve kariyer odaklı kadınlar için annelik fikri, hayat planlarının önüne duvar çekiyor. Psikolog Gülcan Aydoğmuş ise yalnızlaşan toplum yapısına dikkat çekerek, “1+0, 1+1 dairelerde yalnız yaşayan birey sayısı arttı. Kalabalık aile ortamları yok denecek kadar azaldı. Bu da depresyon, anksiyete gibi sorunları artırıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Üretim ve Hizmetlerde Kırılganlık
İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Poyraz da, genç nüfusun azalmasının ekonomik etkilerine vurgu yaptı. “Çalışan sayısı azalıyor, üretim düşüyor. Emekli maaşları ve toplumsal hizmetlerin finansmanı zorlaşıyor. Aktif yaşam süresi uzayacak, emeklilik sistemi daha da zorlanacak” dedi.
Hükümetten Politika Hamleleri: Aile Yılı ile Gelen Destekler
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla başlatılan “Aile ve Nüfus 10 Yılı” kapsamında kadınlara yönelik doğum öncesi ve sonrası izin süreleri artırıldı, doğum sonrası iş güvencesi güçlendirildi, kurumsal kreş destekleri sağlandı. Amaç; kadınların annelik sürecini güven içinde deneyimlemeleri ve doğurganlık kararlarını yeniden gözden geçirmeleri.
Tek Çocuk Sendromu Uyarısı
Çin’in tek çocuk politikasının olumsuz etkilerine dikkat çeken Dr. Sorkun, Türkiye’de de benzer sonuçların oluşabileceğini ifade etti. “Kardeşsiz büyüyen bireyler, paylaşım ve işbirliği gibi sosyal becerilerde zayıf oluyor. Aile içindeki baskı artıyor, bireysel gelişim sınırlanıyor” diyerek, bu gelişmelerin uzun vadede sosyal yapıyı etkileyebileceğini kaydetti.
Sonuç olarak, uzmanlar uyarıyor: Türkiye’nin üretim gücünü, sosyal dayanışmasını ve ekonomik sürdürülebilirliğini kaybetmemesi için genç nüfusun desteklenmesi, aile kurumunun güçlendirilmesi ve yeni neslin geleceğe umutla bakmasının sağlanması gerekiyor. “Aile ve Nüfus 10 Yılı” bu anlamda bir fırsat olabilir. Ancak bu sürecin etkin yönetilmesi, toplumsal farkındalığın artırılması ve gençlerin ihtiyaçlarının iyi anlaşılması gerekiyor.
Haber Merkezi
Kaynak: https://istanbulticaretgazetesi.com/dunyanin-yeni-risk-primi-demografi