Hayat, bize kimi zaman sadece bir meslektaş, bir dost ya da bir hoca değil; gönül dünyamızda silinmeyecek izler bırakan bir rehber nasip eder. Benim için bu rehber, hastanemizin kıymetli tabiplerinden, aynı zamanda gönlümdeki kalem erbabı sıfatını da ziyadesiyle hak eden Dr. Cihat Levent’tir.
Bu sabah odamın kapısını açtığımda, masamın üzerinde bir hediye duruyordu. Bir kütüphane desenli kupa… İlk bakışta zarif bir jest gibi görünse de aslında bu sade armağan, gönlümde büyük bir yankı uyandırdı. Çünkü bu, sadece bir eşya değil; ilim yolculuğuma verilen zarif bir destek, yazar kalbime duyulan bir güven ve manevi bir omuzdu.
Cihat Hoca, yazarlık yolculuğumda yalnızca bir fikir danışmanı olmadı; çoğu zaman hissettiklerime tercüman oldu, duygularımı şekillendirdi, kelimelerimin içini irfanla doldurdu. Yazdıklarımın arka planında, sessiz ama sağlam bir destek gibi hep var oldu. Kalemiyle değilse de gönlüyle editörlük yaptı bana. Belki bir satırımı düzeltmedi ama düşüncelerime yön verdi, kalemime ufuk açtı.
Kütüphane desenli bir kupa… Belki başkası için sıradan bir nesne; ama benim için bir yol haritası, bir sorumluluk, bir dua gibi. Bu incelik, onun benden beklediği istikameti de açıkça ortaya koydu: İlimle büyümek, irfanla yazmak ve kalemimi hakikatin izinde yürütmek…
Cihat Levent gibi bir yazarla yolumun kesişmiş olması, kalbimde kıymeti tarife sığmayan bir nimettir. Onun zarif duruşu, kelimelere gösterdiği saygı, hayata dair derin kavrayışı ve bilgiye olan aşkı, yazarlık yolculuğumda bana hem ilham oldu hem de ahlaki bir ölçü sundu.
Kendisine olan minnettarlığımı kelimelere dökmek zor; ama şunu yürekten söyleyebilirim: Kalemim, onun yüzünü güldürecek satırlarla dolana dek yazacağım. Onun bana “gurur duyuyorum” demesi için değil, gerçekten hak etmem için çabalayacağım.
İyi ki varsınız kıymetli hocam. Varlığınız, kalemime güç, gönlüme şevk, yoluma ışık oldu.
Şeyda GÖKTEN