Vefa, insanın yüreğinde taşıdığı en asil duygulardan biridir; sadakatin, bağlılığın ve minnetin kesiştiği kutsal bir erdemdir. Vefa, sadece sözde değil, özde yaşanan bir değerdir; geçmişe saygı, geleceğe umut ve bugüne sorumlulukla yaklaşmaktır. Vefa, bir milletin köklerine, tarihine ve değerlerine sahip çıkmasıdır; dostuna, yoldaşına, vatanına ve devletine karşı sarsılmaz bir sadakatle durmaktır. Ancak ne yazık ki, vefa kavramı bazen sadece dudaklarda bir kelime olarak kalır; bazıları bu erdemi dillerine dolarken, kalplerinde ihanet taşır. İşte bu yüzden vefanın anlamını ve önemini yeniden hatırlamak, millet olarak birliğimizin ve dirliğimizin temel taşıdır.
Vefa, bir milletin ruhudur. Türk milleti, tarih boyunca vefasıyla nam salmıştır. Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda, 15 Temmuz’da vatan için canını feda edenler, vefanın en güzel örneklerini sergilemiştir. Vefa, sadece güzel günlerde değil, en zor anlarda da devletin ve milletin yanında durmaktır. Ancak, bazıları vefadan bahsederken, aynı anda devlete ve millete karşı ihanet içinde olabilir. Bu, vefanın değil, ikiyüzlülüğün resmidir. Vefalı olduğunu iddia edip, vatanına sırt çevirenler; milletin alın teriyle inşa edilen değerleri yok etmeye çalışanlar, aslında kendi vicdanlarında mahkûm olmuşlardır. Çünkü vefa, sadece bir söz değil, bir duruştur; bir karakterdir, bir ahlaktır.
Bugün, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye, küresel arenada mazlumların sesi olurken, içeride ve dışarıda vefasızlığın ve ihanetin her türlüsüne karşı dimdik ayakta durmaktadır. Vefalı bir millet, devletine sahip çıkar; liderine, bayrağına, ezanına ve toprağına sadakatle bağlı kalır. Vefasızlık ise bir milletin ruhunu kemiren bir hastalıktır. Vefalı olduğunu söyleyip, devletin kuyusunu kazmaya çalışanlar, tarih boyunca her zaman hüsrana uğramıştır. Çünkü Türk milleti, vefasızlığa karşı en büyük cevabı, birliği ve dirliğiyle vermiştir.
KISSADAN HİSSE: Vefanın ve İhanetin Hikâyesi
Vaktiyle bir köyde, herkesin sevip saydığı bir bilge yaşarmış. Bu bilge, köyün gençlerine her zaman vefanın önemini anlatır, “Vefa, bir ağaç gibidir; kökleri sağlam olan fırtınalara dayanır,” dermiş. Köyün gençlerinden biri, bilgenin sözlerini ağzından düşürmez, her fırsatta vefadan bahsedermiş. Ancak bir gün, köyü düşman tehdidi sardığında, bu genç, vefalı olduğunu iddia ederken, düşmana köyün sırlarını satmış. Köylüler, bilgenin rehberliğinde birleşip düşmanı püskürtmüş, ama gencin ihaneti ortaya çıkmış. Bilge, genci karşısına alıp demiş ki: “Vefa, sözle değil, kalple yaşanır. Sen vefayı diline doladın, ama kalbinle ihanet ettin. Unutma, ihanet eden önce kendine zarar verir; çünkü vefasız bir kalp, kendi yükünü taşıyamaz.
”Bu hikâye, vefanın sadece sözle değil, eylemle anlam kazandığını bize öğretir. Vefalı olduğunu söyleyip, devlete ve millete ihanet edenler, tıpkı o genç gibi, kendi vicdanlarında yargılanır. Türk milleti, vefasıyla tarih yazmış bir millettir. Bugün de, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, vefasızlığın ve ihanetin karşısında dimdik durarak, vatanına ve devletine sadakatle bağlı kalmaya devam edecektir. Vefa, bizim mayamızdır; ihanet ise bu mayaya asla tutunamaz.
Dikkat edelim, vefalı olalım, bir olalım, diri olalım!
Çınarın köklerini kurutanlara izin vermeyelim...


























