Malezyalı kafile Thyateira antik kentini ziyaret etti
Akhisar Haber NET
25 kişiden oluşan Malezyalı kafile, Akhisar’da geçmişi erken bronz çağ dönemine kadar inen Antik Thyateira Kenti’ni ziyaret etti.
Erken Hristiyanlık döneminin yedi büyük kilisesini ziyaret için gelen kafile tercüman eşliğinde ilk olarak Bergama (Pergamon), ardından Akhisar’ı (Thyateira) ziyaret etti. Daha sonra sırasıyla Salihli (Sart), İzmir (Smyrna), Alaşehir (Filadelfya), Efes (Ephesus) ve Denizli (Laodikya) kiliselerini ziyaret edecekler.
Yuhanna tarafından yazılan İncil'in Vahiy bölümünde adı geçen bu kiliseler, "Yedi Altın Kandillik" olarak da betimlenir. Vahiy kitabında bahsedilen yedi kilise, Hristiyanlıkta simgesel bir öneme de sahiptir.
Yedi mektuptan en uzunun yazıldığı cemaat olan Thyateira, hakkında en az bilgimiz olanıdır. Emekçi sınıfların ve çeşitli meslek topluluklarının faaliyet gösterdiği bir kent olarak bilinir. 6. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan dilbilimci Stephanus Byzantinus, “thygater” kelimesinin kız evlat anlamına geldiğini, Lysimachos ile savaşırken, bir kızı olduğu haberini alan Seleukos I. Nicator tarafından şehre “Thuateira” adının verildiğini söyler. Bazı dilbilimciler ise Thyateira ismindeki “teira”nın Lydia dilinde “kale” ya da “kasaba” anlamına geldiğini söylemekte.
Kiliselerin Özellikleri:
Efes kilisesi: Çalışkan, Elçisel ve sabırlı bir kilise olarak biliniyordu, Nikolas yanlılarının karşısındaydı fakat Nikolas'ın tam olarak kim olduğu bilinmemekte.
İzmir Kilisesi: Zor günler ve sıkıntılar çeken ağır zulümlere uğrayan bir kilisedir Vahiy bölümünde on gün daha sıkıntı çekeceği ama sadık kalması yönünde teşvik sözleri vardır.
Bergama kilisesi: Bu kiliseye bildirilen ayetler "Nerede yaşadığını biliyorum; Şeytanın tahtı oradadır" (Vahiy 2:13) sözleriyle başlar, "Şeytan'ın Tahtı" ifadesi Bergama kentindeki Zeus Sunağı'na gönderme yapar yine de bu kilisenin Tanrı'ya sımsıkı bağlı olduğu bildiriliyor ama kilise içindeki bazı kişilerin putperestliğe göz yumduğu ve Nikolas yanlılarının sapkın öğretilerine bağlı olduğu için Tanrı tarafından tövbeye teşvik ediliyor. İmparator Konstantin'in Hristiyanlığı Roma devlet dini yapmasının ardından gittikçe daha çok dünyasallaştı.
Tiyateira kilisesi: Yozlaşmış bir kiliseydi, Tiyateira dönemin sanayi kentiydi ve buradaki kilise de epey büyümüştü, kilise İzabel adındaki sahte bir peygambere karşı uyarılmakta.
Sart kilisesi: Ruhsal olarak ölü bir kiliseydi Ortodoksluğu ile tanınan Reform kilisesiydi, dışarıdan bakıldığında etkin bir kilise olarak görülüyordu fakat Tanrı'ya bağlı kalan çok az insan vardı. Kent aynı zamanda yünlü giysilerin boyandığı bir merkezdi. Böylece Mesih galip gelenlerin kendisiyle birlikte tam tersine "beyaz giysiler" (Vahiy 3:4-5) içerisinde yürüyeceklerini vadeder.
St. Jean Kilisesi[5]: Bu kilise Tanrı sözüne çok bağlı bir kiliseydi, modern uyanışların ve küresel müjde etkinliklerinin kilisesiydi Mesih bu kilise için "İşte önüne kimsenin kapayamayacağı bir açık bir kapı koydum"(Vahiy 3:8) sözleriyle över.
Laodikya kilisesi: Laodikya dönemin en zengin kentlerindendi, bankacılık merkeziydi ve bölgede yetiştirilen kuzguni siyah yünlü koyunlardan üretilen giysileri ve tıp çalışmaları ile ün yapmıştı. Kent o kadar zengindi ki İS 60'taki yıkıcı depremin ardından Roma'nın mali desteğine bile gerek duymamıştır. Laodikya yakınlarındaki sıcak su kaynakları kente kemerlerle taşınırdı ama bu suyu ılıklaştırır ve içilmez bir hale sokardı, bu yüzden Vahiy bölümünde bu kilise için şöyle bir ifade vardır "Yaptıklarını biliyorum. Ne soğuksun, ne sıcak. Keşke ya soğuk ya sıcak olsaydın! Oysa ne sıcak ne soğuksun, ılıksın. Bu yüzden seni ağzımdan kusacağım. Zenginim, zenginleştim, hiçbir şeye gereksinmem yok diyorsun; ama zavallı, acınacak durumda, yoksul, kör ve çıplak olduğunu bilmiyorsun.(Vahiy 3:15-16) Laodikya kilisesi çok zengin olmasına rağmen Ruhsal olarak çok yetersiz bir kiliseydi kendi maddi çıkarlarına güveniyor ama Tanrı'ya yönelmiyordu.