Adaletin Kılıcı: Sultan II. Abdülhamid Han
Tarih, büyük liderleri yalnızca yaşarken değil, asırlara sığmayacak izleriyle de anmaya devam eder. Bugün, Osmanlı’nın son kudretli hükümdarı Sultan II. Abdülhamid Han’ın vefatının sene-i devriyesi… O, sadece bir padişah değil, bir devrin kaderini değiştiren, milletinin omuzlarına binen yükü tek başına kaldırmaya çalışan bir liderdi.
Zorluklarla Başlayan Bir Cihan Saltanatı
II. Abdülhamid Han, 1876 yılında Osmanlı tahtına oturduğunda devlet, içten ve dıştan kuşatılmış bir vaziyetteydi. Dış borç batağına saplanmış, Balkanlar kaynayan bir kazan hâline gelmiş, içeride ise darbeci paşalar devleti yönlendirmeye çalışıyordu. Bu zor dönemde tahta çıkan Sultan, devleti ayakta tutabilmek için siyaseti bir satranç ustası gibi oynamak zorundaydı.
Osmanlı'nın Son Büyük Hamlesi: Diplomasi ve İstihbarat
Sultan II. Abdülhamid, askeri güç kullanmanın imkânsız olduğu bir dönemde devleti diplomasiyle ayakta tutmayı başardı. Denge siyaseti ile büyük devletleri birbirine karşı kullanarak Osmanlı’nın ömrünü uzattı. Avrupa devletlerinin Osmanlı’yı parçalama planlarını boşa çıkarmak için istihbaratı etkin bir şekilde kullandı ve devletin her noktasına nüfuz eden bir haber alma ağı kurdu.
Eğitim ve İmar Hamleleri
Sultan II. Abdülhamid’in en büyük miraslarından biri de eğitim alanındaki devrimleridir. Onun döneminde:
Darülfünun (İstanbul Üniversitesi) kuruldu,
Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) ve birçok yeni okul açıldı,
Sanayi ve teknik okulları çoğaltıldı,
Hamidiye Hicaz Demiryolu inşa edilerek İstanbul’dan Medine’ye uzanan bir hat kuruldu,
Hastaneler, kütüphaneler ve sanayi tesisleri açıldı.
Kudüs’ün Son ve Gerçek Sultanı
Sultan II. Abdülhamid Han’ın en büyük imtihanlarından biri de Kudüs ve Filistin meselesi idi. 19. yüzyılda Siyonistler, Osmanlı’dan Filistin topraklarını satın almak için büyük paralar teklif etmişlerdi. Ancak Sultan, "Ben bir karış vatan toprağını satmam, çünkü bu vatan bana değil, milletime aittir!" diyerek bu teklifi reddetti. Ne yazık ki onun tahttan indirilmesinden sonra Osmanlı zayıfladı ve Kudüs, İngiliz mandasına düşerek Siyonistlerin hedefi hâline geldi.
Hainlerin İhaneti ve Zorla Tahttan İndirilmesi
1909’da, İttihat ve Terakki’nin tertiplediği bir darbeyle tahttan indirildi. Ona düşman olanlar, Osmanlı’nın son büyük sultanını etkisiz hâle getirerek devleti parçalanmaya daha açık bir hâle getirdiler. Onun gidişiyle birlikte Osmanlı hızla çökmeye başladı ve birkaç yıl içinde koca bir cihan devleti, Birinci Dünya Savaşı'nın ateşi içinde kül oldu.
Bir Asır Sonra…
Bugün, Sultan II. Abdülhamid Han’ın vefatının 107. yıl dönümünde, onu rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. Sultan’ın feraseti, devlet adamlığı ve dirayeti, hâlâ bizlere yol gösteriyor. Onun mücadele ettiği meseleler, bugün de milletimizin gündeminde. Kudüs, mazlum coğrafyalar ve emperyalist tehditler…
Şimdi bize düşen, Sultan’ın izinden giderek adaleti savunmak, tuzakları bozmak ve milletin istikbalini korumaktır.
Ruhu şâd, mekânı cennet olsun!
Rahmet ve minnetle anıyorum..
Şeyda GÖKTEN
Gazeteci-Yazar
09/02/2025