Filistin ve Osmanlı'nın Mirası

Filistin ve Osmanlı'nın Mirası

30 Aralık 1517'de Yavuz Sultan Selim'in Kudüs'ü fethetmesiyle Osmanlı hakimiyetine giren Filistin, bu tarihten itibaren 1917'ye kadar tam 400 yıl boyunca Osmanlı yönetimi altında kalmış ve bu süreçte en uzun istikrar dönemini yaşamıştır. Osmanlı, Filistin topraklarında barış ve huzuru sağlamış, farklı din ve milletlerden insanların bir arada yaşamasına olanak tanımıştır.

Siyonist hareketin öncüsü Theodor Herzl, Yahudilerin Filistin'de bir devlet kurma düşüncesini 1896'da yazdığı "Judenstaat" (Yahudi Devleti) adlı kitabıyla dünyaya duyurmuştur. Herzl, bu amacını gerçekleştirmek için Osmanlı Padişahı Sultan II. Abdülhamid'e başvurmuş, 19 Mayıs 1901'de Yıldız Sarayı'nda Abdülhamid ile bir araya gelmiştir. Herzl, Osmanlı'nın tüm iç ve dış borçlarını ödeme teklifinde bulunmuş, bunun karşılığında Filistin topraklarında yer talep etmiştir. Ancak Sultan Abdülhamid, "Devlet-i Aliyye'nin satılık bir karış toprağı yoktur" diyerek bu teklifi sert bir şekilde reddetmiş ve Herzl’i huzurundan kovmuştur.

Günümüzde Filistin'in Durumu

7 Ekim 2023'ten bu yana, İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği saldırılarda binlerce çocuk, kadın ve sivil hayatını kaybetti. İsrail'in bu katliamları, 400 yıllık Osmanlı yönetimindeki barış dolu günlerin aksine, Filistin halkını zor durumda bırakmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, elinden geleni yapsa da küresel güçler, özellikle ABD ve Avrupa, İsrail'in yanında durarak bu katliamlara sessiz kalmaktadır. Dünya kamuoyunun bu katliamlara kayıtsız kalması, Filistin halkının acısını derinleştirmekte ve maalesef çözümü zorlaştırmaktadır.

Müslüman ülkeler, yaşanan bu trajediye sessiz kalmamalıdır. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar katledilirken, bombalar masum insanların üzerine düşerken, Müslüman dünyası İsrail'in bu vahşetine karşı birlik olmalı ve Filistin halkının yanında durmalıdır. Aksi halde, tarih önünde bu sessizlik affedilmeyecektir.